4 Şubat 2012 Cumartesi

AHMET ALTAN VE KILIÇ YARASI GİBİ


''Hakiki aşk kılıç yarası gibidir.yarası kapanır ama izi kalır.''



    Hayata at gözlüğüyle bakan insan,edebiyata da aynı şekilde bakar diye düşünüyorum.Sırf bu yüzden bazı yazarları kafasınca fişleyen,sonra da onları okumayan,okuyanlara ön yargıyla bakan insanlar var.Haliyle bu aykırı yazarlar daha ilgi çekici olmaya başlıyor.Yasak olan, insana her zaman daha cezbedici gelir ya,Ahmet Altan'da bana öyle gelmeye başlamıştı.


Kimdi bu adam? Kitapları, 80'ler Türkiye'sinde yakılan,hakkında sayısız dava açılan,her dönem eleştirilen,yazıları olay olan adam kimdi ?


Bunlara rağmen ödüllere layık görülen,sadece bir kitabıyla,  1 milyon satış rakamına ulaşan,kendine özgü kitlesiyle edebiyata damgasını vuran bu adam kimdi ?


Ahmet Altan'dı bu adam ... bazı kesimlerde adını duyulunca bile nefret uyandıran,hatta ''vatan haini''  olarak görülen adam; Ahmet Altan.


Kitabını anlatmadan önce yazarı anlatmak istedim.Çünkü bir kitabı okumadan önce yazarını tanımaya ve anlamaya meraklıyım.Eminim ki benim gibi birçok insanda böyle düşünüyordur.Kitap okumak sadece  kitap okumak değildir.Yazarla da aranızda bir bağ oluşur.Bu oluşan bağda mahremdir.Farklı etkileşimler yaşarsınız,herkesin anlayabileceği tarzda değildir. Kitap okumayı, yalnızca okumaktan ibaret görmeyen insanlar bu dediğimi daha iyi anlar.



                                              KILIÇ YARASI GİBİ


  İçerisinde birden fazla hayat ve birden fazla karakterin yaşamını tek bir dönem içerisinde anlatan mükemmel bir kitap.Sultan Abdülhamit'in baskıcı rejimi altında,istibdat yönetimine karşı  olan meşrutiyet yanlılarından tutun da,Unkapanı'ndaki bir tekkede zikir esnasında orgazm olan kadınlara kadar sayısız değişik olay akıcı bir dille anlatılmış.


Romanlarında cinsellik ve kadın temasına değinmeden edemeyen yazarı en iyi anlatan roman olmuştur.Bir kadının ne kadar tehlikeli olabileceğini bizlere göstermiştir.Tutku,kin ve nefretin bir kadını nasıl öldürücü kılabildiğini anlamamıza yardımcı olmuştur.


Aynı zamanda batı ile doğunun,alaturka ve alafranga yaşantıların kesişmesi,birbirleriyle olan etkileşimini iki kadın üzerinden anlatılması o dönemi daha iyi anlayabilmemize neden olmuştur.


Yazar birçok konuyu içinde barındıran ve aralarındaki ilişkileri koparmayan karakterleri ve olayları akıcı ve anlaşılır bir dille anlatarak başarıya ulaşmış.Ortaya güzel bir edebi ürün çıkmıştır.Yunus Nadi ödülüne layık görülmesi bunu bir kez daha kanıtlamıştır.


Romandaki ilginç detaylar :


Yazar kitabına şahsi hayatındaki bazı detaylara da yer vermiştir.

Örneğin ;romandaki Ragıp Bey'in hayatı yazarın büyükdedesiyle örtüşmektedir.

Bir başka detay ise romanda anlatılan  Şeyh Yusuf efendi'nin yazarın öz dedesi olmasıdır.





        




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder