Bazı insanlar vardır.Öldükten sonra
değerleri anlaşılır.Ahmet kaya’da onlardan biri. Vatanından uzak yitip
gitmiştir.Tek sitemi bunadır.Gerisine gülüp geçer.Tıpkı üzerine çatal
fırlatanlara gülüp geçtiği gibi …
Saçlarına yıldız düşen anasıyla
ağlatır.Fosso Necdatı’yla güldürür.Saza niye gelmedin diye sitem ederdi. Yorgun
demokrattı o.’adı yılmaz kendi yılmaz’ der,selam çakardı son darbeyi kendisi
gibi Paris’ten yiyen Yılmaz Güney’e …
Acaba kaç çocuk vardır çocukluğu bu
şarkılarla geçsin. Durduk yere hüzünlensin.Babasının içtiği rakı kadehine bakıp
gözleri dolsun.
Ahmet abimdi o benim.Kolay kolay abi
demezdim birine.Ona derdim.Görmesem de,tanımasam da abi derdim.
Babamın işten yorgun geldiği geceler kafasını
dağıtmaya hakkı vardı.Sıcak temmuz geceleri,güneş portakal gibi ufukta
batarken,babam balkondaki barbeküye çıraları dizerdi.Hava kararmadan ateşi yakar,etleri
yavaş yavaş koyardı.Kimseye kokusu gitmezdi.Duman, barbekünün bacasından havaya
karışırdı.
Her gece yapmazdı bu güzelliği.Eve
kanat,but,bonfile getirdiği zaman anlardık,bu gece ziyafet var.Bağırırdı ordan
“saç kurutma makinesini getirin” diye.Götürür balkondaki prize takardık.Etler
bir an önce pişsin,alevler kızışsın diye
üstüne tutardı barbekünün.Annemde kimse demeden
salondaki müzik setini açar,sesini sona getirirdi.Ahmet abimizde bize
eşlik etsin diye.
90’lı yıllar olduğu için Ahmet Kaya
popülerdi o zamanlar.Radyolarda (hele ki akşama doğru) Ahmet Kaya çalardı.Kendisine
nankörlük etmediğimiz günlerdi.
Güneş yerini aya bırakmıştı.Kızıllığını
güneş’ten alan ay, arz-ı endam ettiğinde babam çoktan çakır keyf olurdu.Balkonda
kurulan sofrada, denize düşen ayın ışıkları eşliğinde arka fonda Ahmet abi’nin
‘Yakamoz’u’ babam gençliğine dair hikayeler anlatırdı.Annem, babam evde içince
karışmazdı.Evde içmesi, dışarda içmesine nispeten daha iyiydi.Gözümüzün önünde
babamı dinlerdik.Kimi zaman bende atılırdım söze.Çocukça sorularımın
karşılığını beklerdim.Babam bazen dalıp giderdi uzaklara.Bir sessizlik
çökerdi.Ağustos böceklerinin sesleri,Ahmet abinin sesine karışırdı.Biz susardık
ve onların muhteşem düetinde kaybolurduk.